Pazar, Temmuz 30, 2006

Gelecek Program


-----------------------------------------------------------------
18 Ağustos 2006'da Türkiye'de vizyona girecek filmler
-----------------------------------------------------------------

American Haunting / Amerikan Büyüsü

Courtney Solomon’un yönettiği ve Donald Sutherland, Sissy Spacek, James D’Arcy ile Rachel Hurd - Wood’un oynadığı Amerikan Büyüsü (An American Haunting), 18 Ağustos 2006‘da UNP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bell ailesinin evindeki açıklanamayan gürültülerin bir ruh tarafından yapıldığı anlaşılır, ruh saldırganlaşarak aileden baba John ve tek kızı Betsy’ye saldırmaya başlar. Aile, çaresizce bu ruhun nedenini araştırır. Şeytan çıkarma ayini ve Betsy’yi evden uzaklaştırmayı denerler ama ruh acımasız saldırılarına devam eder. Sesler geliştirip aileyle konuşmaya başlar ama orada bulunma nedenini söylemeyi reddetmektedir.




The Illusionist / Sihirbaz

Neil Burger’in yönettiği ve Edward Norton, Jessica Biel, Paul Giamatti ile Rufus Sewell’in oynadığı Sihirbaz (The Illusionist), 18 Ağustos 2006’da Warner Bros. dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Marangoz bir ailenin oğlu olan Eisenheim, aristokrat bir ailenin kızı Sophia’ya aşık olur, ancak sosyal konumları nedeniyle ilişkilerinin yasaklanması sonucu Avusturya’yı terk ederek dünyayı keşfe çıkar. 15 yıl sonra ünlü bir illüzyonist olarak döndüğünde Sophia ile sözlenmiş olan Veliaht Prens Leopold, Eisenheim’in doğaüstü güçlerinden rahatsız olunca, iki adam arasında büyük bir mücadele başlar.




The Three Burials / Üç Defin

Tommy Lee Jones’un yönettiği ve Tommy Lee Jones, Barry Pepper, Julio Cedillo ile Dwight Yoakam’ın oynadığı Üç Defin (The Three Burials of Melquiades Estrada), 18 Ağustos 2006’da Chantier Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
Texas’ın batısında vurulan bir adamın cesedi gizlice gömülür. Bir süre sonra ceset devriyeler tarafından bulunur ve mezarlığa defnedilir. Pete, Meksikalı dostu Estrada’nın ölüm sebebini araştırırken sınır devriyesi ve Meksikalı düşmanı Mike’tan şüphelenir ve onu kaçırır. Zorla cesedi defnedildiği yerden çıkarttırır. Amacı, Estrada’ya verdiği sözü tutarak cesedini Meksika’daki evinin bahçesine defnettirmektir.





Heights / Gizli İlişkiler

Chris Terrio’nun yönettiği ve Glenn Close, Elizabeth Banks, James Marsden ile Jesse Bradford’un oynadığı Gizli İlişkiler (Heights), 18 Ağustos 2006’da 35 Milim Filmcilik dağıtımıyla Sugarworkz Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Fotoğrafçı Isabel, evlenmek üzere olduğu yakışıklı avukat sevgilisi Jonathan ile ilişkisini gözden geçirmektedir. Isabel’in ünlü bir tiyatro sanatçısı olan annesi Diana ise kocasının yeni bir sevgili edindiğini öğrenmiştir. Diana, bu durum karşısında yaşama dair tercihlerini ve açık evliliğini değerlendirmeye başlar. Isabel ve Diana’nın yolları, oyuncu Alex ve gazeteci Peter ile kesişir.





Garfield 2:A Tale Of Two Kitties / Garfield 2

Tim Hill’in yönettiği ve Bill Murray, Breckin Meyer, Jennifer Love Hewitt ile Billy Connolly’nin oynadığı Garfield: The Tail of Two Kitties), 18 Ağustos 2006’da Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Dünyanın en sevilen kedisi Garfield kıta değiştiriyor. Londra`ya, veteriner kız arkadaşı Liz Wilson`a evlenme teklif etmeye giden sahibi Jon Arbuckle`a sürpriz yapmak için, yanında Odie de olduğu halde koskoca okyanusu baştan başa kat ediyor. Garfield’in kusursuz dünyası bir zaman sonra büyük sürprizlerle hareketleniyor.






-------------------------------------------------------------------------
11 Ağustos 2006'da Türkiye'de vizyona girip
henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------

The Break-Up / Ayrılık

Peyton Reed’in yönettiği ve Vince Vaughn, Jennifer Aniston, Joey Lauren Adams ile Ann - Margret’in oynadığı Ayrılık (The Break - Up), 11 Ağustos 2006’da UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir zamanlar mutlu bir çift olan Gary ile Brooke çiftinin artık paylaşabileceği bir şey kalmamıştır. Ancak ikisi de inat ederek paylaştıkları evden ayrılmayı redddeder. Böyle bir durumda çiftler arasındaki amansız savaşın patlaması kaçınılmaz sonuçtur. Evde meydan savaşları yaşandığını gören aileleri ve dostları çeşitli tavsiye ve yönlendirmelerle bu probleme çözüm bulmaya çalışır.





La Bastia Nel Cuore / Yüreğimdeki Canavar

Cristina Comencini’nin yönettiği ve Giovanna Mezzogiorno, Alessio Boni, Stefania Rocca ile Angela Finocchiaro’nun oynadığı Yüreğimdeki Canavar (La Bestia nel Cuore / Don’t Tell), 11 Ağustos 2006’da 35 Milim Filmcilik dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarılıyor.
Sabina, işini ve erkek arkadaşını seven güzel bir kadındır. Kısa süre önce görmeye başladığı tuhaf kâbuslar canını sıkmaktadır. Hamile olduğunu öğrenmesiyle birlikte iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkar, hatıraları, gençliği, ailesi ve burjuva alışkanlıkları güven verici gözükmektedir. Ancak, derinlerde yatan rahatsız edici bir gerçek su yüzüne çıkmayı beklemektedir.




See No Evil / Ölüm Çıkmazı

Gregory Dark’ın yönettiği ve Kane, Michael J. Pagan, Christina Vidal ile Samantha Noble’nin oynadığı Ölüm Çıkmazı (See No Evil), 11 Ağustos 2006’da Warner Bros. dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir grup suçlu cezalarını çekmek için Blackwell Otel’e kamu görevi için temizliğe yollanır. Psikopat Jacob Goodnight bu harabe otelde gizlice yaşamaktadır. Gruptan bir kişi katil tarafından ele geçirilince, daha önce Goodnight’ın kafasına bir kurşun sıkan polisinde içinde bulunduğu grup bu vahşi katile karşı hayatta kalmak icin bir araya gelerek savaş verecektir.





-------------------------------------------------------------------------------------------
04 Ağustos 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------


Monster House / Canavar Ev

Gil Kenan’ın yönettiği ve Mitchel Musso, Sam Lerner, Spencer Locke ile Steve Buscemi’nin katkıda bulunduğu animasyon film Canavar Ev (Monster House), 04 Ağustos 2006’da Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Çocuklukla ergenlik arasındaki o rahatsız döneme sıkışıp kalmış on iki yaşındaki Walters’ın çok boş vakti vardır. Bu yüzden de, caddenin karşısındaki ihtiyar Nebbercracker’ın evinde bir tuhaflık olduğunu kafasına takmıştır. Köhne evin bahçesinde sürekli bir şeyler kaybolmaktadır: Basket topları, bisikletler, oyuncaklar ve evcil hayvanlar.






-------------------------------------------------------------------------------------------
28 Temmuz 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------

Tramvay

Olgun Arun’un yönettiği ve Fırat Tanış, Emel Çölgeçen, Itri Koşar ile Halit Ergenç’in oynadığı Tramvay, 28 Temmuz 2006‘da Bir Film dağıtımıyla Olgun Arun tarafından vizyona çıkarıldı.
Şiddet nedeniyle sınırlara gelmiş genç bir adamın, ülkemiz insanlarını temsil eden bir grup tramvay yolcusunu alıkoyması ile kontrol dışı gelişen olayların gelebileceği son nokta. Günümüzde ve tüm dünyada yaşanan, aile içi şiddet, sevgisizlik ve yalnızlığın toplumun tüm hücrelerine yansımasının öyküsü.








Re-Cycle / Hayalet Dünya

Oxide Pang Chun ile Danny Pang’ın yönettiği ve Lee Sinje, Ekin Cheung, Siu - Ming Lau ile Lawrence Chou’nun oynadığı Hayalet Dünya (Gwai Wik / Re - Cycle), 28 Temmuz 2006’da Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Ting-yin, Chu Xun ismi ile Güney Doğu Asya’da ilk romanı ile çok satarak üne kavuşan genç bir kadın yazardır. İmza gününde Chu’nun menajeri Hayalet Dünya (Re - Cycle) isimli doğaüstü güçler hakkındaki yeni romanın duyurusunu yapar. Hayranları bu romanı heyecanla beklemektedirler çünkü kurgusal olanın gerçek hayatla özdeşliğini Chu’nun nasıl anlatacağını merak etmektedirler.






-------------------------------------------------------------------------------------------
21 Temmuz 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------

Boy Eats Girl / Tatilde Dehşet

Stephen Bradley’in yönettiği ve Samantha Mumba, David Leon, Laurence Kinlan ile Tadhg Murphy’nin oynadığı Tatilde Dehşet (Boy Eats Girl), 21 Temmuz 2006’da Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Nathan, Jessica’dan deli gibi hoşlanmaktadır. Aynı okulda olmalarına rağmen, aşkını bir türlü ifade edememektedir. Bir gün aşkını başka bir erkekle görünce, artık daha fazla yaşamak istemediğini anlar ve yaşamına son verir. Nathan’ın annesi, oğlunun yokluğuna dayanamaz ve çeşitli doğaüstü yollar kullanarak oğlunu geri döndürür. Fakat oğlan dünyaya bir zombi olarak dönmüştür.





Backstage / Perde Arkası

Emmanuel Bercot’un yönettiği ve Emmanuel Seigner, Isild Le Besco, Noémie Lvovsky ile Valery Zeitoun’un oynadığı Perde Arkası (Backstage), 21 Temmuz 2006’da Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
16 yaşındaki Lucie’yi hayata bağlayan tek şey hayran olduğu süperstar Lauren’dır. Tüm duvarlarında Lauren’ın resimleri asılıdır, günlüğüde her sayfada mutlaka Lauren’ın da adı geçmektedir. Bir gün Lucie’nin hayalleri gerçek olur ve genç kız taparcasına hayran olduğu Lauren ile tanışma fırsatı yakalar. film 25. İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma bölümünde gösterilmişti.






-------------------------------------------------------------------------------------------
14 Temmuz 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------


20 Nuits et un Jour de Pluie / 20 Gece ve Yağmurlu Bir Gün

Lam Lê’nin yönettiği ve Eric Nguyen ile Natalia Worner’in oynadığı 20 Gece ve Yağmurlu Bir Gün (20 Nuits et un Jour de Pluie / 20 Nights and a Rainy Day), 14 Temmuz 2006‘da Bir Film dağıtımıyla Bir Film / Erman Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, Paris’te yaşayan uzakdoğulu bir adamla, uzakdoğuda yaşayan Avrupalı bir kadın arasında yaşanan duygu yüklü bir hikâyeyi anlatıyor. Kadın, yaşadıklarını unutmak için uzaklara gider. Adam yıllar önce sevdiği ne varsa geride bırakarak Paris’e gelmiştir. Dünya üzerinde iki kayıp ruh, rastlantı sonucu Paris’te bir apartman dairesinde 20 gece ve yağmurlu bir gün geçirirler.






-------------------------------------------------------------------------------------------
07 Temmuz 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------


BUBBA HO-TEP

Don Coscarelli’nin yönettiği ve Bruce Campbell, Ossie Davis, Ella Joyce ile Heidi Marnhout’un oynadığı Bubba Ho - Tep, 07 Temmuz 2006’da 35 Milim Filmcilik dağıtımıyla Kamera Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Elvis Presley’i Doğu Teksas’ta bir huzur evinde buluruz. Ölümünden yıllar önce bir başkasıyla kimlik değiştirdiğini ve bir daha gerçek kimliğine kavuşma şansı yakalayamadığını keşfederiz. Elvis kendinin aslında Başkan John F. Kennedy olduğunu düşünen bir başka huzur evi sakiniyle birlik olur ve bu iki yaşlı kurt, mutlu huzur evini kendine yeni av alanı olarak seçmiş olan iblis bir Mısır mumyasına karşı savaşırlar.



The Company / Kumpanya

Robert Altman’ın yönettiği ve Neve Campbell, Malcolm McDowell, James Franco ile Barbara Robertson’un oynadığı Kumpanya (The Company), 07 Temmuz 2006‘da Bir Film dağıtımıyla Avşar Film - TMC tarafından vizyona çıkarıldı.
Meydan okuyan yönetmen Robert Altman, The Company ile dans dünyasına doğaçlama tarzı, değişkenliği ile imzasını atıyor. Altman bu filmde izleyicilere dans dünyasındaki günlük çalışmaların zorluğunu, yoğun çalışmaların çok büyük baskısını, dansçıların dayanıklı bünyelerini, dansların şaşırtan, heyecanlandıran ve canlı güzelliğini gözler önüne seriyor.





-------------------------------------------------------------------------------------------
30 Haziran 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------

Melissa P.

Luca Guadagnino’nun yönettiği ve Maria Valverde, Fabrizia Sacchi, Primo Reggiani ile Nilo Mur’un oynadığı Melissa P., 30 Haziran 2006’da Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Melissa 16 yaşında, masum bir genç kızdır. Babası ve annesi kızlarının kadınlığa adım atmadaki sıkıntılarına kayıtsız kalmaktadır. Sonra Melissa, cinselliği keşfeder. Bu yeni dünyadaki ilk deneyimi aşk hakkındaki hayallerini yerle bir eder. Cinselliğinin altında yatan gizemi çözmeye kararlı olan genç Melissa, kendini tam anlamıyla eğitmeye karar verir. Cüretkâr deneyselliği onu bir “ahlaksızlık girdabı” hâline gelen batağa saplar.






-------------------------------------------------------------------------------------------
23 Haziran 2006'da Türkiye'de vizyona girip, henüz Samsun'a gelmeyen filmler
-------------------------------------------------------------------------------------------

Domino

Tony Scott’un yönettiği ve Keira Knightley, Mickey Rourke, Edgar Ramirez ile Delroy Lindo’nun oynadığı Domino, 23 Haziran 2006’da Medyavizyon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Domino Harvey, varlık ve refah içinde dünyaya geldi ama bu hayat tarzı onun ilgisini çekmiyordu. Kimse Domino’nun ateşli doğasını bastıramadı. Ne arkadaşlıklar, ne okul ne de annesinin yüksek sosyetesi. Ve bir gün, ödül avcıları arayan kişilerin verdiği bir seminerle fırsatı yakaladı. Bundan sonra Domino sadece işine aşık olmakla kalmadı, aynı zamanda aynı işi yapan arkadaşlarına da aşık oldu ve onlar Domino’nun ailesi, çok geçmeden de, Los Angeles’ın en başarılı ödül avcıları oldular.



Takeshis'

Takeshi Kitano’nun yönettiği ve Takeshi Kitano, Kotomi Kyono, Kayoko Kishimoto ile Ren Osugi’nin oynadığı Takeshis’ (Takeshis’), 23 Haziran 2006‘da Bir Film dağıtımıyla Pi Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Takeshi Kitano’dan bir Takeshi Takeshi’ye Karşı filmi! Bir tarafta gösteri dünyasının yıldızı, gerçeküstü bir hayat süren, benmerkezci megastar Beat Takeshi, diğer tarafta ise kasiyerlik yapan çekingen aynı zamanda kendini göstermek için bekleyen bir oyuncu olan Kitano. Günün birinde Beat ile Kitano’nun yolları kesişir ve Kitano kendini, Beat’in gerçek ve ekrandaki kişiliğinden izler taşıyan bir fantezinin içinde bulur.





Box Office

21 - 27 Temmuz 2006

Film
Vizyon Tarihi Dağıtımcı Hak Sahibi
Kopya Sayısı Salon Sayısı Hafta



Son hafta hasılat
Son hafta seyirci
Salon başına ortalama seyirci
Ort. bilet fiyatı Toplam hasılat
Toplam Seyirci
Ort. bilet fiyatı
1
PIRATES OF THE CARIBBEAN 2 14.07.2006 UIP BUENA VISTA 162 173 2 1.578.915,00 210.418 1.216 7,50 4.598.553,00 605.527 7,59
2
SUPERMAN RETURNS 21.07.2006 WB WARNER BROS. 149 268 1 897.376,00 113.870 425 7,88 897.376,00 113.870 7,88
3
POSEIDON 23.06.2006 WB WARNER BROS. 134 73 5 83.617,00 14.951 205 5,59 1.754.478,00 236.370 7,42
4
MELISSA P. 30.06.2006 WB COLUMBIA 52 34 4 41.050,50 6.541 192 6,28 398.397,00 53.584 7,43
5
STAY 14.07.2006 OZEN FOX 15 15 2 39.769,50 4.533 302 8,77 80.894,50 9.457 8,55
6
LOST CITY 07.07.2006 WB PRA 41 29 3 30.656,50 3.992 138 7,68 241.283,00 27.134 8,89
7
BABAM VE OGLUM 18.11.2005 OZEN AVSAR FILM 135 7 36 19.334,00 5.954 851 3,25 25.246.807,00 3.783.546 6,67
8
LOVE IS IN THE AIR 14.07.2006 35 MILIM D PRODUCTIONS 11 11 2 17.680,00 2.002 182 8,83 44.051,00 4.898 8,99
9
SHEITAN 30.06.2006 35 MILIM BARBAR FILM 31 30 4 17.529,50 3.275 109 5,35 134.398,50 18.814 7,14
10
BOY EATS GIRL 21.07.2006 OZEN ODYSSE 10 10 1 16.518,00 1.879 188 8,79 16.518,00 1.879 8,79
11
OMEN 666 06.06.2006 OZEN FOX 66 35 7 13.388,00 2.616 75 5,12 1.409.632,50 202.307 6,97
12
DA VINCI CODE 19.05.2006 WB COLUMBIA 195 22 10 13.087,00 2.508 114 5,22 7.416.321,50 1.018.975 7,28
13
X MEN: THE LAST STAND 26.05.2006 OZEN FOX 61 17 9 10.923,00 3.191 188 3,42 1.648.310,50 223.273 7,38
14
ICE AGE 2: THE MELTDOWN 14.04.2006 OZEN FOX 118 16 15 10.137,50 2.002 125 5,06 6.126.323,50 927.168 6,61
15
HABABAM SINIFI UC BUCUK 06.01.2006 OZEN ARZU - FIDA 280 3 18 8.416,00 2.806 935 3,00 12.878.562,62 2.047.687 6,29
16
ORGANIZE ISLER 23.12.2005 KENDA BKM 233 4 28 8.316,00 8.316 2.079 1,00 17.103.663,50 2.593.981 6,59
17
ROMANCE&CIGARETTES 30.06.2006 35 MILIM D PRODUCTIONS 7 7 4 7.821,00 1.363 195 5,74 87.981,50 11.229 7,84
18
KURTLAR VADISI IRAK 03.02.2006 KENDA PANA 277 3 21 5.610,00 5.396 1.799 1,04 27.420.366,00 4.250.175 6,45
19
WILD, THE 14.04.2006 UIP BUENA VISTA 94 6 16 4.906,00 689 115 7,12 1.006.171,00 148.748 6,76
20
FIREWALL 09.06.2006 WB WARNER BROS. 55 5 7 4.237,00 560 112 7,57 326.460,50 44.528 7,33

Hafta Arşivi


04.08.2006 - 10.08.2006
28.07.2006 - 03.08.2006

21.07.2006 - 27.07.2006













Söyleşi Arşivi

Andy Garcia ---- (Lost City,The / Kayıp Şehir)
Anne Fontaine ---- (
Entre Ses Mains / Hayatım Ellerinde )
Gerard Pires ---- (
Chevaliers Du Ciel,Les / Gökyüzü Savaşçıları)
Johnny Depp ---- (
Karayip Korsanları:Ölü Adamın Sandığı)
Keira Knightley ---- (
Karayip Korsanları:Ölü Adamın Sandığı)
Kim Chapiron ---- (
Sheitan / İçimizdeki Şeytan)
Luc Besson ---- (
Angel-A / Angel-A)
Orlando Bloom ---- (
Karayip Korsanları:Ölü Adamın Sandığı)

Film Arşivi


Angel-A / Angel-A ---- 28.07.2006
Bandidas ---- 07.07.2006
Chevaliers Du Ciel,Les / Gökyüzü Savaşçıları ---- 28.07.2006
C.R.A.Z.Y. / Çılgın ---- 28.07.2006
Entre Ses Mains / Hayatım Ellerinde ---- 21.07.2006
Eternal Sunshine Of The Spotless Mind / Sil Baştan ---- 07.07.2006
Failure To Launch / Düş Yakamızdan ---- 07.07.2006
Fast And The Furious,The:Tokyo Drift / Hızlı ve Öfkeli:Tokyo Yarışı ---- 28.07.2006
Fearless / Korkusuz ---- 04.08.2006
Frostbiten / Vampirlerin Şafağı ---- 21.07.2006
Je Ne Suis Pas Là Pour être Aimé / Aşkın Dansı ---- 07.07.2006
Lake House,The / Göl Evi ---- 04.08.2006
Lost City,The / Kayıp Şehir ---- 28.07.2006
Mon Ange / Meleğim ---- 14.07.2006
Omen,The / Omen ---- 14.07.2006
Peindre Ou Faire L'Amour / Mutluluğun Resmi ---- 21.07.2006
Pirates Of The Caribbean:Dead Man's Chest / Karayip Korsanları:Ölü Adamın Sandığı ---- 14.07.2006
Poseidon / Poseidon'dan Kaçış ---- 14.07.2006
Romance & Cigarettes / Aşk ve Sigara ---- 04.08.2006
Scary Movie 4 / Korkunç Bir Film 4 ---- 04.08.2006
Sheitan / İçimizdeki Şeytan ---- 21.07.2006
Superman Returns / Süpermen Dönüyor ---- 21.07.2006
Texas Chainsaw Massacre,The / Teksas Katliamı ---- 14.07.2006
Transamerica / Transamerika ---- 04.08.2006


Cumartesi, Temmuz 29, 2006

Kim Chapiron - Söyleşi

KIM CHAPIRON'la Söyleşi

Öncelikle bize KOURTRAJME'nin nasıl başladığını anlatır mısın?

1995'te, Romain Gavras'la birlikte sanatçı grubu Kourtrajmé'yi oluşturdum. Tabiri caizse, oluşumun kuruluşunu tetikleyen eylem, yaptığımız bir kısa metrajlı filmdi. KAYIP PARADOKS (PARADOXE PERDU) adındaki bu film, zoofili ile bilimkurgu arasında bir şeydi. Daha 15 yaşındaydık ve bunun dünyanın en sert, en şiddet dolu ve en tuhaf filmi olmasını istiyorduk. Kimse oynamak istemediği için de, filmin tek iki oyuncusu da bizdik. İşte Kourtrajmé böyle doğdu. O filmden sonra, arkadaşların da dikkatini çekmeye başladık, ondan sonra da grup oluştu.

KOURTRAJME'ye nasıl üye olunuyordu? Belirli özellikler mi gerekiyordu, yoksa sırf istemek yetiyor muydu?

Aslında Kourtrajmé bir grup çocukluk arkadaşını biraraya getiriyor denebilir. Hepimiz de birbirimizi üç aşağı beş yukarı 20 yıldır tanıyoruz.

Başlangıçtaki fikir neydi?

Sadece film çekmek. Hepimizin bir yan işi vardı, başka hiçbir amacımız yoktu.

Peki KOURTRAJME manifestosu, harekete tutarlılık kazandırmak, onu resmiyete dökmek için başvurulan bir yol muydu?

Onu DVD'miz çıkarken yazdık. Hem tutumumuzu temellendirmek, hem de dalgamızı geçmekti amaç. Manifestoda yazdığımız "Goril Jojo'nun bütün Kourtrajmé yapımlarında görüneceğine yemin ederim" ya da "Şiddet, seks, uyuşturucu, ırkçılık ve hayvanları içeren nedensiz sahnelerimin nedensizliğini haklı göstermemeye yemin ederim" gibi şeyler, ciddi olmadığı gibi, tam saçmalama da sayılmaz. İkisi birarada!

Sınırlı Paris çevresinde, sizler sık sık "falancanın oğlu" olarak anılıyorsunuz. Yani çeşitli kolaylıklara sahip kişiler olarak görülüyorsunuz. Buna ne diyeceksin?

Sanatçılarla dolu bir ailede doğmak gibi bir şansım oldu. Babam [Kiki Picasso, röportajcının notu] ressam, video sanatçısı ve 70'li yılların eski punk'çısıdır, ben de o ortamın içinde büyüdüm. Bizde televizyon yoktu, onun yerine Crumb'ın ve Reiser'ın çizgi romanları verildi bana. Yaşıtım çocukların çoğunda pek olmayan şeylerdi bunlar! Yani "falancanın oğlu" olduğum doğru! Babamın oğluyum, bundan da büyük gurur duyuyorum.


"http://www.unregardmoderne.com/spip/IMG/gif/kim-chapiron.gif" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.


Yabanıl kısa metrajlı filmler çekmenin verdiği hazdan bir sinema filmi yapmaya yönelik arzunun belirmesine geçiş nasıl oldu?

1995'le 2005 arasında, küçük kameralarımızla kendi köşemizde uğraştık durduk, zamanımız cinlik yapmakla, ufak tefek işlerle ve yardımlaşmayla geçiyordu. Çok coşkulu günlerdi, ama bir o kadar da yorucuydu. 4 yıl önce kendimi yazmaya vermek istedim. Enerjimi bu işe yoğunlaştırmak için inzivaya çekildim. Önce yürümeyen bir uzun metrajlı film üstünde, sonra da yine bir yere varmayan bir dizi üstünde çalıştım. Sonunda Kourtrajmé'ye hep destek olmuş Vincent'la [Cassel] görüştüm ve birlikte çalışmanın fena olmayacağı konusunda hemfikir olduk.

Peki ortaklaşa çalışma fikrinden tek başına bir film yapma arzusuna geçiş nasıl oldu?

Grupla birlikte olmak bir güç, ama insan içten içe biliyor ki grup mantığı da her şeyi birlikte yapmaya varacak kadar abartılamaz. Müzik videolarında bu gayet güzel şekilde yapılabilir, ama şahsi bir filmin hep beraber yapılabileceğine inanmıyorum. Yani grubun gücünden yararlanıyoruz, ama her birimizin bir birey olarak potansiyellerini ortaya koymasını da destekliyoruz. Şunu da söylemek lazım. Kısa metrajlı filmleri yayımlayacak bir şebeke pek yok. Biz neler yapmadık. "Otobüsle Kourtrajmé" projesi kapsamında, filmlerimizi göstermek için bütün Fransa'yı baştan başa dolaştık. Dağlardan denize kadar indik, sadece iki kişinin olduğu barlara uğradık. Yine son derece bağımsız kanallarla Avrupa'ya, ABD'ye gittik. Ortalığı ayağa kaldırmak için elimizden geleni yaptık, ama yaptıklarının kitlelere ulaşmasını istiyorsan, tek bir çözüm var, o da uzun metraj.

Peki SHEITAN'a nasıl başladın?

Fikrimi Vincent'a anlattıktan sonra, bu filmde yapmak istediğim ne varsa hepsini özetleyen 15 sayfalık bir taslak götürdüm ona. O zaman anlaştık, ben de böylece yan işimi bırakabildim nihayet. Babamla birlikte, sadece yazarak geçinmeye başladım.

Peki filmin hikayesi nereden çıktı?

SHEITAN sinemada tabuları kıran görüntüler, gülünç anlar, seksi pasajlardan oluşan ve bir an sonra ürkütücü, sanrısal olabilen bomba gibi bir kokteyl görme arzusundan doğdu. Bütün bunların da kaynağı, babamla benim aramdaki simya. Ta kendi punk dönemine, LSD'ye falan dayanan bütün o çılgınca malzemeleri ondan aldım.




Film gerçekten de çok tuhaf bir karışım. Günümüz gençleri, dinsel simgeler, Noel hikayeleri, köy magandalarıyla ilgili öğeler... Bu karmaşanın kaynağı nedir?

Ne de olsa gencim, yaşlılarla ilgili bir film yapacak değilim. Dolayısıyla kahramanlarım genç, bizlere benziyorlar. Endişe verici köylüler kısmı, KÖPEKLER (STRAW DOGS) ya da KURTULUŞ (DELIVERANCE) gibi filmlere duyduğum hayranlıktan geliyor. Dinsel kısım ise, içinde yaşadığımız devirden kaynaklanıyor. Artık tapınacak ilahları olmayan bir kuşağız gibi geliyor bana. Kimseye tapmıyoruz. Halbuki annemle babamın kuşağının Vietnam Savaşı gibi bir mücadelesi, Luther King, Che Guevera, John Lennon, Fela Kuti, Mao vs. gibi kahramanları varmış. Benim kuşağımınsa kimsesi yok. Bu yüzden din, gençler arasında yeniden yandaş bulmaya başladı. Bağnaz dindar olup çıkan arkadaşlarım var ve bu konu sohbetlerimizde sık sık gündeme geliyor. Şu aralar gördüklerim beni çok etkiliyor. SHEITAN aracılığıyla, bu hissi aktarmaya çalıştım. Yaşadığımız dünyadan bir mozaik bu, benim kuşağımdan olanlar da filmde kendilerini bulacak.

Filmi başlangıçta belirleyen ne oldu? Din gibi bir izlek mi, yoksa sadece fikirlerini üstüne ekleyeceğin bir tür filmi yapma isteği mi?

İşin doğrusu, nasıl bir film yaptığım sorusunu kendi kendime ben de soruyorum. Filmi tanımlamam istendiğinde, afallıyorum. Aslında bence SHEITAN ne biri, ne de öteki. Pek çok inceliği olan bir film bu. Öylesine dolanıyorum, gözlemliyorum, kimi şeyleri zevk için, kimi şeyleri de anlam ifade etsin diye yapıyorum işte. Örneğin, köpeğe mastürbasyon yapma sahnesini neden çektiğimi hayatta oturup düşünmem uzun uzadıya. Bu nedensiz bir eylem, bir sevgi edimi. Zoofili de diğerleri gibi bir sevgi çeşididir, değil mi ya? (gülüyor)

Vincent Cassel'le Roxane Mesquida ya da Julie Marie Parmentier'nin haricinde, neden diğer ana roller için profesyonel olmayan kişileri seçtin?

Bir kere onlar benim dostlarım ve onları büyük perdede görmek çok hoşuma gidiyor da ondan. Hem oyuncuların "oyuncu olmadığı" filmleri, mesela Kusturica'nınkileri çok seviyorum. O tazeliği, o enerjiyi vermeye çalıştım. Fırtınalı sahnelerde, sette de fırtınalar kopuyordu, Vincent'la didişmelerin olduğu sahnelerde, bazen sahiden de didişmeler oluyordu. SHEITAN'ın çekimleri sırasında, bizler de felaket "şeytan"dık. Filmi yaşadık ve bu da ancak birbirine yakın insanlarla mümkün.

Peki ama onlarla çalışmak olmazsa olmaz bir koşul muydu?

Hayır, ama onların yanında rahatım. Kourtrajmé'ye onlarla başladım, beyaz perdeye de onlarla geçmeliydim.

SHEITAN aynı zamanda senin için videodan filme de geçiş demek. Ne gibi endişelerin vardı?

Öncelikle ekip korkusu. Deli işi bir şey yapmak için 100 kişiyi yönetmek zorunda olmak çok etkileyici. Hem bu film benim için okul oldu sayılır. Devamlılık sorumlusu ne işe yarar onu bile bilmiyordum, sonunda bütün çekimler boyunca onun eteğine yapıştım! Aslında çekim sırasında bütün o insanların sana yardım etmek için orada olduğunu keşfettim. Bütün bu bilgi birikiminden yararlanmak da felaket kıyak bir şey. Sonuçta rüya gibi bir şeydi. Sıfır sansür, hakiki coşku, böylece film tam istediğim gibi oldu!

Cassel'in Joseph yorumunu nasıl buldun?

Vincent dev gibi yönetmenlerle müthiş rollerde oynamış biri. Bense, ilk filmimde oynaması için güzel bir gerekçesi olmasını istiyordum. En iyisi de, daha önce hiç yapmadığı bir şey yapmasıydı. Böylece son derece tuhaf ve oynanması çok zor bir karakter yaratma fikrinden yola çıktık. Vincent'ın çekimlerinin ilk günleri tam bir kabus gibiydi. Uyumuyordu, setteki herkesle kavga ediyordu. Karakteri oluşturamıyordu bir türlü, ama kendini bu işin içine atmıştı. Bana kalırsa, Joseph biraz Peter Sellers tarzı bir rol, bir oyuncu için çok zorlayıcı. En sonunda, üçüncü gün, yemek sahnesi sırasında, içip kafayı buldu ve orada dört çekimde karakterin doğuşuna tanıklık ettik. Cidden müthişti! Bütün ekip kameranın arkasında toplaşmıştı. O andan sonra, her şeyin iyi gideceğinden emin oldum.

"http://www.nightlife-mag.net/IMG/jpg/kimweb2.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.


Yaşıtın yönetmenler kuşağında, dekupaja, estetiğe yönelik kaygılar ağır basıyor, ama bu SHEITAN'da yok. Sen daha çok oyunculara, oyuna ve onların karizmasına ağırlık veriyorsun.

Dönen başlı bir vinci mi, yoksa bütün film boyunca iki kamera kullanmayı mı tercih edersin diye sorduklarında, iki kamerayı seçtim. Mükemmel bir kadrajdan çok oyuncuların ışıltısını yakalamak istiyordum. İşte bu yüzden, ufacık şeyleri yakalamak için ve daha gerçekçi olayım diye teleobjektif kullandım. Gerçekten de her şeyimle oyuncuların yorumuna ve duygulara yaslandım; eğer 5 saniye sonra unutulacaksa, cafcaflı bir film yapmak umurumda değildi. Bu yüzden Minima denen bir kamera kullandık. Ufacık bir şey, böylece oyuncuların burnunun dibine kadar girebiliyor. Onlar da bu teması hissediyor ve sonuçta mutlaka çok güçlü şeyler çıkıyor ortaya.

SHEITAN tam bir kentli filmi. Doğrudan, vahşi, özentisiz, numarasız...

Bu da oyuncuların sayesinde. Onlar buram buram gerçeklik kokuyor. Onları filme çekerken, son derece samimiyim. Bizi olduğumuz gibi gösteriyorum. Zaten filmin başına bir cümle koymak istiyordum aslında: "Bütün hepsi gerçek olaylardan esinlenmiştir." Hem de hayal edemeyeceğiniz kadar çoğu! (gülüyor)

Filmdeki karakterlerin hepsi cinsellikle kafayı bozmuş. Neden?

Çünkü SHEITAN haz arayışından söz ediyor. Eğlence arayışı bu. Aslında karakterlerim yanlış filme gelmiş. Onlar güzel bir akşam geçirmek, kızlara asılmak, hatta belki de krallara layık bir ortamda toplu alem yapmak istiyor, ama şansları yaver gitmemiş ki, kendilerini köyde, bir psikopatın sanrısı içinde buluyorlar. Bu film kısmen bir sapkınlıklar tablosu. Ama kıçtan söz etme şekli bile gayet samimi, bu işi hiç süsleyip püslemeye çalışmadım.

Filmde iç içe geçen bir sürü küçük hikaye var.

Gerçek hayatta da öyledir ya, hiç olmayacak imkansız hikayelerle huzurumuzu kaçıran bir sürü tuhaf insan çıkar karşımıza, onları dinler, sanrılara kapılırız, sonra hayat devam eder. Kimi zaman böyle tuhaf bir tip olup çıkan sensindir hatta! SHEITAN da bu işte, kültürlerin önyargısız bir karışımı.

Karşılaşan ve çarpışan iki vahşi dünya gibi.

Aynen öyle. Ben de bunu böyle yaşıyorum, hayatta bile. Hepimiz biraz kusurluyuz, ama gayet güzel anlaşıyoruz. Ben de dünyayı bu haliyle seviyorum.

Filmde epey sert şeyler gösteriyorsun, bunları hoşgörecek kadar mizah anlayışı olmayanlara ne söylersin?

Bu bir hiciv. Ne iyiler var, ne de kötüler. Demagoji de yok, suçluluk da. Kimileri filmde kışkırtıcı şeyler görüyorsa, benim asıl anlatmak istediğim şeyi ıskalamışlar demektir. Benim niyetim insanlardan, evrenlerden, çılgınlıklardan oluşan bir mozaik göstermek. Bu bir tablo. Kimilerinin kötülüğü gördüğü yerde, başkaları iyiliği görüyor. Böyle işte. Ama o kışkırtıcılık, filmi daha dikkat çekici kılmak için kullandığım bir renk alt tarafı. Buna bayılıyorum.


photo photo


Sinemanın sınırları çiğnemesi hoşuna gidiyor.

Evet, iyi çekilmiş bir filmdense, duygu aktarabilen bir filmi yeğlerim. SHEITAN, insanların uyuduğu, her şeyin ölü olduğu, milletin sıkıldığı bir dünyaya yönelik küçük sinematografik suikastımdır. Biraz sempatik bir şamata.

Film dinsel simgelerle dolup taşıyor. Zaten karakterlerin isimleri manidar (Joseph/Yusuf, Marie/Meryem, Eve/Havva), hikaye de Noel'de geçiyor, üç kahraman bebek İsa'ya bağlılığını bildiren çobanlar, krallar olarak da görülebilir. Bu göndermeleri nasıl ayarladın?

Bunlar kültürümüzün içinde olan şeyler, ben de onları bir renk olarak kullandım. Erkekleri ayartan, elinde elma, genç ve seksi bir kızı koysanız yeter, anında akla Havva geliyor. Bu her birimizin kolektif bilinçdışında yer etmiş, ben de bununla oynamaktan çok zevk aldım.

Ama SHEITAN'da, din yozlaşmış bir şey olarak da gösteriliyor gibi.

Bu ne biçim soru böyle! Aslında SHEITAN'da anlatmak istediğim, gayet dindar olan bir sürü insanın aynı zamanda gerçek dünyayla da bağlarının sıkı olduğu. Kimi içiyor, kimi ot içiyor, kimi sevgilisini aldatıyor. Ama bunlar her şeyden önce, bazı ilkelere göre yaşamaya çalışan normal insanlar. İlla ki çelişkiler oluyor. Ramazan vakti oruç tutup da ay biter bitmez güle oynaya günahların kucağına atılan bir sürü Müslüman tanıyorum. "Dininde ibadetinde Müslüman" dedikleri bunlar işte. SHEITAN'da bunu göstermeye çalıştım, ama nefretle değil, sevgiyle. Bütün bu çelişkiler, bütün bu çılgınlıklar tamamen insani davranışlar, ben de onları yargılamıyorum. Seyredenlerin bunu algılamasını gerçekten çok isterim.

Peki bir haşarı velet filmi yaptığın söylenecek olursa, ne cevap verirsin?

Ben gerçek hayatta gayet uslu bir adamım, ama sinemanın iyi yanı da bu işte. Kamera çalışırken istediğin her şeyi yapabilirsin. Ben de bu yüzden bu mesleği seçtim!

Söyleşiyi gerçekleştirenler: Wahib ve Romain Cole

KIM CHAPIRON

4 temmuz 1980'de Vietnam'da, Saygon'da doğdu.

Kim meslek hayatına fanzinlere desenler yaparak başladı, ardından grafik tasarımcı olarak bilgisayar programlarının ve pek çok internet sitesinin tasarımını yaptı.

Bundan sonra bir postprodüksiyon şirketinde kurguculuk ve film hileleri uzmanlığı yapmaya başladı.

Makinelerin sürekli elinin altında olması sayesinde, "Tarubi, l'Arabe Strait" ya da "La Barbichette" gibi ilk filmlerini gerçekleştirdi ve bunlarla çeşitli festivallerde on kadar ödül aldı. (Locarno, Venedik'te Circuito-Off, Wiesburg, Paris'te Open du Court)

1995'te Romain GAVRAS'la birlikte sanatçı grubu Kourtrajmé'yi kurdu. Grubun bugün 134 aktif üyesi var ve "Tanrım, onları bağışlama, çünkü ne yaptıklarının farkındalar" adını taşıyan çifte DVD'de 30 küsur kısa metrajlı filmleri toplanmış durumda.

2004'te Clermont-Ferrand Festivali'nde bir Kourtrajmé retrospektifi yapıldı.



photo


KOURTRAJMOGRAFİ

1994 İlk kısa metrajlı film "PARADOXE PERDU" ile Kourtrajmé'nin kuruluşu

1996 "La saga des PSYKOS NEGROS"

1998 "Pouilldé!"

1999 "Tarubi, l'Arabe Strait 1" ("Une Vie de Chien" ve "Les Tagueurs" dahil olmak üzere)

2000 "Love No Limit", "Breaks", "The Roof", Widow Prizum'un videosu "A Brooklyn Kind of Life" (New York'ta çekildi)

2001 "Tarubi, l'Arabe Strait 2", T.T.C.'nin videosu "Je n'arrive pas a danser"

2002 "The Big Apple Tour", "Les Frères WANTED 2: La Barbichette", Oxmo PUCCINO'nun videosu "Avoir des potes"

2003 "Les Frères WANTED 3: Le Chat de la grand mere d'Abdel Krim", MAFIA KI FRY'nin videosu "Pour ceux" (Romain GAVRAS'la birlikte), "Désir dans l'Espace" (Romain GAVRAS'la birlikte)

2004 ZEKA MARQUEZ'le ilgili belgesel "Copa Palace Ball Caneval in Rio"

FİLMOGRAFİ

2006 Sheitan / İçimizdeki Şeytan